Ayşe Kulin yarın yok kaç sayfa ?

Zeynep

New member
**Yarının Yokuşu: Ayşe Kulin’in "Yarın Yok" Romanında Erkek ve Kadın Perspektifleri**

Bir arkadaşımın tavsiyesiyle Ayşe Kulin’in "Yarın Yok" adlı kitabını okumaya başladım. İlk başta, adı ve kapak tasarımı bana sadece bir aşk hikayesi sunacak gibi hissettirse de, çok daha derin, çok daha insana dair bir keşif yaptığımı fark ettim. Kitapta geçen olaylar, karakterler arasındaki çatışmalar, diyaloglar bana sadece toplumsal bir çözüm önerisi sunmakla kalmadı, aynı zamanda insanların farklı bakış açılarıyla dünyayı nasıl algıladığını anlamama yardımcı oldu. Bu yazımda, "Yarın Yok"un karakterlerinden yola çıkarak erkeklerin çözüm odaklı, kadınların ise empatik ve ilişkisel bakış açılarını irdelemeyi amaçlıyorum.

**Erkeklerin Çözüm Odaklı Düşünce Yapısı: Hasan’ın Stratejisi**

Kitabın başkarakterlerinden Hasan, çözüm odaklı ve stratejik bir yaklaşımı benimsemiş bir karakter. Kendisini hep pratik bir insan olarak tanıtır, her durumu analiz edip çözmek için çabalar. Bir mesele karşısında, duygusal değil, mantıklı bir bakış açısına sahiptir. Kadınların duygusal iniş çıkışları ve ilişkilerdeki karmaşık dinamikleri onun için her zaman bir sorun olarak görülür. Kitapta, ailesinin ekonomik sıkıntıları ve toplumun baskılarından dolayı Hasan’ın, “yapılması gerekeni” yapma tutumu çok belirgindir. O, bir çözüm bulduğunda, bu çözümün sadece işi halletmekle kalmadığını, aynı zamanda varoluşsal anlamda doğru bir adım atmış olduğunu hisseder.

Ancak, çözüm odaklı bir insan olmanın zorlukları vardır. İnsanlar bazen çözüm beklemek yerine sadece dinlenmek, anlaşılmak ya da yalnızca bir empati görmek isterler. Hasan, bazen çevresindeki insanların ihtiyaçlarını tam olarak anlayamamakta ve duygusal olarak yalnız kalmaktadır. Oysaki çözüm odaklı yaklaşımı çoğu zaman insana, sadece bir sorun çözme aracı olmaktan daha fazlasını sunar; aslında, bir insanın içsel dünyasına ne kadar dokunduğunuzu da belirler.

**Kadınların İlişkisel ve Empatik Duruşu: Selma’nın Hassasiyetleri**

Kitapta Selma ise tam tersine ilişkilerde empatik bir yaklaşımı benimser. İnsanları anlamaya, onların duygusal durumlarını anlamaya çalışırken, olayların sadece yüzeyine bakmakla yetinmez, derinlemesine bir empati kurar. Hasan’a göre duygusal yoğunluk, işleri zorlaştırır ve sorunların çözülmesini engeller. Ancak Selma, her olayda karşındakinin duygusal hallerini göz önünde bulundurarak bir yol alır. O, ilişkilerde yalnızca "doğru"yu aramak yerine, doğru hissettireni bulma çabası içindedir.

Selma, kitabın başından itibaren, Hasan’ın “sadece çözüm arama” yaklaşımına karşı çıkacak pek çok durumda yer alır. Bir örnek, Hasan’ın ailesindeki maddi problemleri çözüme kavuşturmak için gösterdiği çaba sırasında Selma’nın, yalnızca parasal çözümün bir yere kadar işe yaradığını fark etmesidir. O, insanların sadece fiziksel ihtiyaçlarıyla değil, duygusal ihtiyaçlarıyla da ilgilenilmesi gerektiğini savunur. Empati ve ilişkisel yaklaşım, kitabın en güçlü vurgulanan temalarındandır. Selma, ilişkilerin bir sadece "iş" olmadığını, aynı zamanda duygusal bir yatırıma da dönüşmesi gerektiğini öğreterek, insanların ruhsal sağlığını ihmal etmemenin önemini anlatır.

**Hasan ve Selma: Çatışma ve Dengede Birleşme**

Kitap, Hasan ve Selma arasındaki çatışmalar üzerinden ilerler. Hasan, çözüm odaklı yaklaşımını Selma’ya dayatırken, Selma da daha empatik bir yaklaşımı savunarak, ilişkinin içine bir tür sıcaklık ve anlayış katmak ister. Ancak her iki bakış açısı da eksik kalmaktadır. Hasan’ın sadece mantıkla hareket etmesi, duygusal dünyayı anlamadığı zaman, yanlış adımlar atmasına yol açar. Selma ise, her zaman ilişkisel bakış açısıyla hareket etmeye çalışırken, zaman zaman gereksiz yumuşatmalara kaçabilir ve duygusal yükler ağırlaşabilir.

Bu çatışma, kitabın dinamiklerinden biridir. Hem erkeklerin çözüm odaklı, hem de kadınların empatik yaklaşımları bir araya geldiğinde, aslında her iki tarafın da birbirini tamamlayacağı bir dengede buluşacakları gösterilmektedir. Hasan’ın pratik zekâsı ve Selma’nın duygusal zekâsı, sonunda birbirlerini anlayabilecekleri ve bir ortak noktada buluşabilecekleri bir yere varır.

**Sonuç: Duygusal ve Mantıklı Bir Denge**

“Yarın Yok”, aslında insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve derinliğini en güzel şekilde anlatan bir romandır. Hasan ve Selma’nın arasında geçen çatışmalar, yalnızca iki farklı bakış açısını değil, iki farklı dünyayı da temsil etmektedir. Çözüm odaklı yaklaşım bazen gerektiği kadar derinlemesine bir empatiyle beslenmediğinde yüzeysel kalabilirken, duygusal yaklaşım da bazen mantıklı bir çözümle desteklenmediğinde tekrara düşebilir.

Kitap, kadınların empatik, ilişkisel bakış açıları ile erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımlarının her birini anlamanın, birbirini kabul etmenin ve doğru bir denge kurmanın önemini vurgular. Ayşe Kulin’in bu eserinde, karakterler yalnızca bireysel olarak değil, toplumsal cinsiyet normlarıyla da şekillenmiş bir bakış açısı sunar ve bunun arasında denge kurmaya çalışır.

Sonuçta, "Yarın Yok" sadece bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda ilişkilerin karmaşıklığına, insan olmanın gerekliliklerine dair derin bir bakış açısı sunmaktadır.
 
Üst