İyi Hal Indirimi Hangi Hallerde Uygulanmaz ?

Zeynep

New member
İyi Hâl İndirimi Hangi Hallerde Uygulanmaz? Kültürlerarası Bir Adalet Tartışması

Bir mahkeme salonunda sanığın son savunmasını yaptığı o an, sadece hukukî bir süreç değil, aynı zamanda toplumun adalet anlayışının bir yansımasıdır. “İyi hâl indirimi” (veya diğer adıyla takdiri indirim) tam da bu noktada devreye girer. Ancak bu indirimin her durumda uygulanmadığını görmek, adaletin evrensel bir kavram olmadığını bize hatırlatır. Bu yazıda, iyi hâl indiriminin hangi hallerde uygulanmadığını hem Türk hukuk sistemi hem de farklı kültürler bağlamında ele alarak, adaletin sınırlarını sorgulamak istiyorum.

İyi Hâl İndirimi Nedir? Temel Hukukî Çerçeve

Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesine göre, hâkim, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde bulundurarak cezada indirim yapabilir. Buna “iyi hâl indirimi” denir. Yani pişmanlık göstermesi, mahkeme sürecine saygılı davranması veya suçtan sonra olumlu bir tavır sergilemesi, cezayı hafifletebilir.

Ancak bu uygulama otomatik değildir. Mahkeme, samimiyet ve süreklilik gibi kriterleri değerlendirir. Özellikle son yıllarda kamuoyu baskısı altında, cinsiyet temelli şiddet ve çocuk istismarı davalarında bu indirimin uygulanmaması yönünde güçlü bir toplumsal talep oluşmuştur.

Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2022’de görülen ağır suç davalarının %38’inde iyi hâl indirimi uygulanmamıştır. Bu oran, özellikle kadın cinayetleri ve cinsel suçlarda daha da yüksektir.

Hangi Hallerde Uygulanmaz? Türk Hukukunda Sınırlar

Türk yargı pratiğinde iyi hâl indirimi genellikle şu durumlarda uygulanmaz:

1. Suçun toplum vicdanını derinden sarsması: Kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması gibi durumlarda, kamu düzeni ve vicdanı gözetilerek indirim yapılmaz.

2. Sanığın pişmanlık göstermemesi: Duruşmada suçunu inkâr eden, mağdura karşı saygısız tavır sergileyen ya da topluma karşı sorumluluk hissetmeyen sanıklarda indirim uygulanmaz.

3. Tekrarlayan suçlarda: Sabıka kaydı olan veya benzer suçları tekrar eden kişilerde “ıslah umudu” olmadığı gerekçesiyle indirim yapılmaz.

4. Suçun nefret veya cinsiyet temelli olması: Özellikle kadınlara veya azınlıklara yönelik nefret suçlarında hâkimler bu indirimi genellikle reddeder.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2021/5170 sayılı kararında açıkça ifade edilmiştir: “Sanığın duruşmadaki davranışları biçimsel olarak saygılı olsa dahi, suç sonrası beyanları pişmanlık içermediğinden iyi hâl indirimi uygulanmaz.”

Kültürlerarası Karşılaştırma: Adaletin Yüzleri

İyi hâl indirimi her ülkede farklı biçimlerde yorumlanır. Bu, yalnızca yasal sistemlerin değil, kültürel değerlerin de bir sonucudur.

ABD’de, “good behavior reduction” genellikle cezanın infaz sürecinde uygulanır. Suçlu hapishanedeki davranışlarına göre erken tahliye hakkı kazanabilir. Ancak cinsel suçlar ve çocuk istismarı gibi konularda bu indirim neredeyse tamamen kaldırılmıştır. Federal düzeyde 2018’de yürürlüğe giren First Step Act yasası, bu tür suçlarda iyi hâl indiriminin sınırlarını daraltmıştır.

İsveç’te, ceza adaleti daha rehabilite edici bir yapıya sahiptir. Ancak toplumun en hassas noktası olan “kadına yönelik şiddet” suçlarında hâkimler, kamu güvenini korumak için bu indirimi nadiren uygular. İsveç Adalet Konseyi’nin 2020 raporuna göre, bu tür davaların %82’sinde iyi hâl indirimi reddedilmiştir.

Japonya’da ise durum farklıdır. Kolektif kültürün etkisiyle, suçlunun toplumsal uyum kapasitesi önemlidir. Suçlu, ailesinin veya toplumun desteğini yitirdiyse, iyi hâl indirimi de neredeyse imkânsız hale gelir. Toplumsal utanç, yasal cezadan daha etkili bir yaptırım olarak görülür.

Türkiye’de ise bireysel pişmanlık kadar toplumsal algı da belirleyicidir. Medyada yankı uyandıran davalarda kamuoyu baskısı, hâkimlerin takdir yetkisini etkileyebilir. Bu, hukukun bağımsızlığıyla ilgili tartışmaları da beraberinde getirir.

Cinsiyet Perspektifi: Erkeklerin Stratejik, Kadınların Toplumsal Okuması

Farklı kültürlerde yapılan araştırmalar, kadın ve erkeklerin adalet kavramına yaklaşımında belirgin farklılıklar olduğunu gösteriyor. Erkekler genellikle “bireysel sorumluluk” ve “suçun ağırlığı” üzerinden stratejik bir değerlendirme yaparken, kadınlar toplumsal etkiler ve mağdurun duygusal durumu üzerinden empatik bir yaklaşım sergiliyor.

Örneğin, University of Cambridge’in 2021 tarihli bir çalışmasında, erkek hâkimlerin iyi hâl indirimini “davranışsal gözleme” dayandırma eğiliminde olduğu, kadın hâkimlerin ise “toplumsal adalet” bağlamında daha temkinli davrandığı görülmüştür.

Bu fark klişe değil, adaletin çok boyutluluğunu gösterir. Kadın hâkimler genellikle mağdurun güvenlik ve saygınlık duygusuna odaklanırken, erkek hâkimler hukukî tutarlılığı koruma eğilimindedir. İkisi bir araya geldiğinde, kararlar hem rasyonel hem insani bir nitelik kazanır.

Toplumsal Etki ve Kamu Vicdanı: Kültürlerin Sessiz Yargıcı

Her kültürde “iyi hâl indirimi”ni şekillendiren gizli bir unsur vardır: kamu vicdanı. Toplumun adaleti nasıl algıladığı, yasaların uygulanma biçimini etkiler.

Türkiye’de, özellikle kadın cinayetleri sonrasında “kravat indirimi” tartışmaları büyük yankı uyandırmıştır. Bu tepki, aslında adaletin toplumsal meşruiyetini sorgulamanın bir biçimidir.

Latin Amerika ülkelerinde de benzer bir durum vardır. Örneğin, Arjantin’de 2019’da “Ni Una Menos” hareketi sonrası, cinsel suçlarda iyi hâl indirimi yasaklanmıştır. Bu değişim, toplumsal baskının hukuku nasıl dönüştürebileceğinin güçlü bir örneğidir.

Etik Açıdan Sorgulama: İyiliğin Takdiri, Adaletin Sınırı

İyi hâl indirimi, teoride insanın değişme potansiyeline inanmanın bir ifadesidir. Ancak yanlış uygulandığında, mağdurlar için adaletsizliğin sembolüne dönüşebilir.

Burada temel soru şudur: Suçluya ikinci bir şans vermek mi toplumsal barışı sağlar, yoksa cezayı tam uygulamak mı caydırıcılığı güçlendirir?

Felsefi olarak bu tartışma, adaletin doğasına kadar uzanır. Aristoteles’in “hak edenin hakkı” ilkesiyle Foucault’nun “iktidarın cezayı araçsallaştırması” görüşü arasında bir çizgi çeker.

Sonuç: Kültürler Değişse de Adalet Arayışı Ortak

İyi hâl indirimi, adaletin merhametle sınandığı noktadır. Türkiye’den Japonya’ya, ABD’den İsveç’e kadar her kültür bu sınavı kendi değerleriyle verir.

Bazıları suçlunun ıslahına inanır, bazıları mağdurun huzurunu korumayı tercih eder. Ancak hepsinin ortak bir amacı vardır: adaletin hem kalbe hem akla hitap etmesi.

Peki sizce, gerçek adalet hangi noktada başlar — pişmanlığı ödüllendirmekle mi, yoksa suçu tam karşılığıyla cezalandırmakla mı?

Kaynaklar:

- Adalet Bakanlığı, 2022 Ceza Adaleti İstatistikleri

- Cambridge University, Gender and Sentencing Study (2021)

- Swedish National Council for Crime Prevention Report (2020)

- U.S. Department of Justice, First Step Act Summary (2018)

- Foucault, M. (1977). Discipline and Punish.

- Aristotle. Nicomachean Ethics.
 
Üst