Savaş sonrası güçlü bir Ukrayna efsanesi

Adanali

Member


  1. Savaş sonrası güçlü bir Ukrayna efsanesi


    • Karanlık umutlar

    • Tek sayfada okuyun
Washington, Ukrayna’daki savaşın sonucunda gelişen bir demokrasinin ortaya çıkacağına inanıyor. Ama bu bir temenni. Çünkü savaşın bir an önce bitmesi gerekiyor.

Savaşın sonucu ne olursa olsun, Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgali, onun en çok kaçınmak istediği sonucu doğurdu: tepeden tırnağa Amerikan silahlarıyla silahlanmış ve kaderinde en az bir tane olacak olan Rusya karşıtı, Batı yanlısı gelişen bir demokrasi. NATO ittifakının resmi üyesi olmasa da Washington’un fiili müttefiki.

Duyuru






George Beebe, Quincy Enstitüsü’nde Büyük Strateji Direktörüdür.




En azından insanlar Washington ve diğer Batı başkentleri hakkında böyle düşünüyor. Ancak Ukrayna’nın Rusya’ya karşı derin ve anlaşılır antipatisi dışında bu, gerçeklikten ziyade temenni niteliğindedir.

“Çiçeklenme” kısmıyla başlayalım, çünkü bu anlatının diğer unsurlarının dayandığı temel budur. Son Sovyet nüfus sayımına göre, 1992’deki bağımsızlıktan önce Ukrayna’nın nüfusu yaklaşık 52 milyondu.

Sonraki otuz yılda, çalkantılı 1990’larda SSCB’nin dağılmasının ardından yaşanan ekonomik ve psikolojik çalkantı yaşam beklentisinin azalmasına ve Ukrayna’nın doğum oranının tüm Avrupa’daki neredeyse en düşük seviyesine düşmesi nedeniyle nüfus keskin bir şekilde azaldı.

Yaklaşık on yıl önce Rusya’nın 2,5 milyon kişiye ev sahipliği yapan Kırım yarımadasını ilhak etmesi de eklendiğinde, Ukrayna’nın nüfusu 2022 yılına kadar 40 milyonun altına düşmüştü.

Geçen yılki Rus işgalinden bu yana Ukrayna’nın demografik görünümü daha da dramatik bir şekilde kötüleşti. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan düzinelerce Ukrayna vatandaşı savaştan Avrupa Birliği ve Rusya’ya kaçtı.

Duyuru

Saygın demograflar ülkenin mevcut nüfusunun 30 milyonun çok altında olduğunu tahmin ediyor. Savaş ne kadar uzun sürerse, Ukrayna o kadar çok kayıp yaşayacak ve şehirleri, altyapısı ve mahsulleri daha fazla yok edilecek.

Bu artan zararlar muhtemelen pek çok mülteciyi yakın gelecekte Ukrayna’ya dönmekten caydıracak. Geçen yıl yayınlanan bir Avrupa nüfus araştırması, Ukrayna’nın çalışma çağındaki nüfusunun 2040 yılına kadar mevcut boyutunun üçte birine düşebileceğini, çocuk sayısının ise savaş öncesi seviyelerin yarısına düşebileceğini gösterdi.

Demografi mutlaka kader değildir, ancak bu tür şok edici tahminler Ukrayna’nın ekonomik refahı ve sosyal dinamizmi açısından iyiye işaret değil. Öngördükleri gelecek, kısır bir gerileme döngüsünden oluşuyor.

Bu koşullar altında Ukrayna’nın, NATO standartlarına göre büyük bir cephaneliğe hakim olup bunu sürdürmeyi bir yana, çok daha kalabalık bir Rusya’ya karşı direnebilecek büyük bir sabit orduyu sürdürmesi bile zor olacaktır.

Ülkenin ordusuna ne kadar çok kaynak ayırması gerekiyorsa, yeni ticaret şirketleri kurmak ve üretken bir sivil ekonomi geliştirmek için de o kadar az kaynağa ihtiyacı olacak. Ukrayna’nın ekonomisinin temellerinden biri olan tarım sektörü şimdiden önemli ölçüde küçüldü.

Savaş ne kadar uzun sürerse, mayınlar ve onarılması onlarca yıl sürecek diğer hasarlar nedeniyle daha fazla tarım alanı kaybedilecek. Ülke ekonomisi ne kadar küçükse vergi tabanı da o kadar dar olur.

Vergi gelirlerinin azalmasıyla Ukrayna, yaşlanan ve savaştan zarar gören nüfusunun sosyal hizmet ihtiyaçlarını daha az karşılayabilecek ve ABD ve Avrupa’nın mali yardımlarına daha da bağımlı hale gelecek.
 
Üst